-
1 anne olmak
to become a mother -
2 anne
-
3 anne
-
4 anne
мать, ма́маanne olmak — стать ма́терью
öz anne — родна́я мать
◊
onu annesi cuma günü doğurmuş olacak — погов. в соро́чке роди́лся (букв. должно́ быть, мать роди́ ла его́ в пя́тницу) -
5 olmak
1. v/i sein; werden; entstehen; werden zu; geschehen; reif werden; fertig werden; angebracht sein; Zeit dauern; vergehen; fam betrunken sein, voll sein;o senin ne(yi)n oluyor? wie ist er mit dir verwandt?;o benim yeğenim oluyor er ist mein Neffe; sie ist meine Nichte;anne oldu sie wurde Mutter;akşam oluyor es wird Abend;doktor olmak Arzt werden;şarap sirke olmuş der Wein wurde zu Essig;ekin oldu das Getreide wurde reif;çay oldu der Tee ist fertig;böyle iş olmaz so etwas geht nicht ( oder ist nicht angebracht);iki yıl oldu es ist zwei Jahre her;sen adamakıllı olmuşsun fam du bist ganz gehörig voll-in bilgisi olmak Wissen erwerben;ev onun oldu das Haus wurde seins, er erwarb das Haus;öksürük olmak Husten bekommen;yarın misafirimiz olacak morgen werden wir Gäste haben, morgen bekommen wir Besuch3. (-den) verlieren, fam loswerden;işinden oldu er hat seine Arbeit verloren, er ist entlassen worden; kommen, stammen aus4. (-e) jemandem passen: bu ayakkabı size olur diese Schuhe passen Ihnen -
6 anne
mother. -ciğim mommy, mom. - olmak to become a mother. -
7 გეგობა
i.annelik, anne olmak -
8 werden
werden <wird, wurde, geworden> ['ve:ɐdən]1) ( Zustandsveränderung) olmak;alt \werden yaşlanmak;krank \werden hastalanmak;kalt \werden soğumak;mir wird schlecht fenalaşıyorum;ich werde noch verrückt bu gidişle delireceğim;es wird schon dunkel hava şimdiden kararıyor;es wird Frühling bahar oluyor2) ( Entwicklung) olmak;\werdende Mutter çocuk bekleyen anne;es wird ein Junge oğlan olacak;besser/schlechter \werden iyileşmek/kötüleşmek;was willst du einmal \werden? ileride ne olmak istiyorsun?;er will Arzt \werden o doktor olmak istiyor;was soll nun ( aus uns) \werden? şimdi (bizim hâlimiz) ne olacak?3) ( Verwandlung) olmak (zu -);zu Eis/Stein \werden buz/taş olmak;zum Dieb \werden hırsız olmak4) ( Resultat)das ist nichts geworden ( fam) bundan bir şey çıkmadı;die Fotos sind gut geworden fotoğraflar iyi çıktı;er ist 40 geworden o, 40 oldu [o yaşına girdi];daraus wird nichts! ( fam) bu olmaz!5) ( mit Zeitangabe)in einer halben Stunde wird es 12 Uhr yarım saat sonra saat 12 olacak;sie wird bald 12 yakında 12 olacak [o yaşına basacak];es wird Zeit, dass wir gehen gitme vaktimiz geldi6) ( fam)wird's bald?! daha sürecek mi? — haydi artık!;ich werd' nicht mehr! olur şey değil!2. <wird, wurde, ohne pp> aux vb1) ( zur Bildung des Futurs)ich werde es tun onu yapacağım;es wird schon \werden olacaktır;es wird gleich regnen hemen yağmur yağacakwürden Sie bitte mal kommen? lütfen bir gelir misiniz?3) ( Vermutung)es wird schon stimmen doğru olabilir;er wird wohl ausgegangen sein sokağa çıkmış olacaksie ist entführt worden o kaçırıldı;das Zimmer wird gerade gestrichen oda şimdi [o şu anda] boyanıyor;hier wird nicht geraucht! burada sigara içilmez!;mir wurde gesagt, dass... bana dendi ki,... -
9 bei
1) ( räumlich)in Unna \bei Dortmund Dortmund yakınındaki Unna'da;die Schlacht \bei Leipzig Leipzig civarındaki muharebe;dicht \bei der Fabrik fabrikanın hemen yanında;ich war \bei meinem Onkel ( Bruder der Mutter) dayımın yanındaydım; ( Bruder des Vaters) amcamın yanındaydım;ich saß \bei ihm (onun) yanında oturdum;\bei Tisch sofrada;\beim Bäcker ekmekçide2) ( für Firmen) -de;sie arbeitet \bei der Bahn demir yollarında çalışıyor;ein Konto \bei der Bank haben bankada bir hesabı olmak3) ( für Wohnbereich)wir sind \bei Susanne zum Abendessen eingeladen biz Suzanne'ye akşam yemeğine davetliyiz;er wohnt \bei seinen Eltern anne ve babasının yanında oturuyor;\bei jdm zu Hause sein birinin evinde olmak, birinin yanında kalmak;\bei mir zu Hause benim evimde4) ( zeitlich)\bei den schweren Regenfällen şiddetli yağışlar sırasında;\bei Tag gündüzün;\bei Nacht gece(leyin);\bei beginn der Vorstellung gösterinin [o programın] başında5) ( an sich tragend)hast du etwas Geld \bei dir? yanında biraz para var mı?;ich habe kein Geld \bei mir yanımda hiç para yok6) ( während)\bei der Arbeit işte;\beim Arbeiten sah er... çalışırken [o iş başında]...i gördü;\bei Nacht geceleyin;Vorsicht \beim Aussteigen! inerken dikkat ediniz!;\bei Gelegenheit fırsat düşünce;\beim Lesen des Artikels makaleyi okurken;\bei näherer Betrachtung yakından bakıldığında, daha yakından bakınca7) ( falls)\bei Nebel siste;„\bei Feuer Scheibe einschlagen“ “yangın halinde camı kırınız”8) ( sonstiger Gebrauch)\bei guter Gesundheit sein sağlığı [o sıhhati] yerinde olmak;\bei reiflicher Überlegung iyice düşünüp taşındıktan sonra;\bei zwanzig Grad unter null sıfırın altında yirmi derecede;\bei offenem Fenster schlafen pencere açık olarak uyumak;\bei aller Vorsicht bütün dikkatine karşın;es geht \beim besten Willen nicht! bütün iyi niyetime rağmen olamaz!;\bei Gott! vallahi!;\bei seinen Fähigkeiten onun yetenekleriyle -
10 ana
\anasından doğduğuna pişman olmak ( fig) seines Lebens nicht mehr froh werden -
11 avare
1 cimri [ʤim'ɾi]◊Ses parents sont avares. — Onun anne babası cimridirler.
2 être avare de cimri olmak
См. также в других словарях:
anne olmak — kadın, çocuk sahibi olmak Evlendikten iki yıl sonra anne oldu … Çağatay Osmanlı Sözlük
anne — is. 1) Çocuğunu dünyaya getiren kadın, ana, valide 2) Yavrusu olan dişi hayvan Birleşik Sözler anneanne babaanne büyük anne cicianne hanımanne sütanne üvey anne … Çağatay Osmanlı Sözlük
randevusu olmak — belli bir saatte, belli bir yerde buluşmak için biriyle sözleşmiş olmak Bilmem ki anne, gene o Fahri yle randevusu olmasın? P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración … Wikipedia Español
Hemshin peoples — Համշե(ն)ցիներ Hemşinliler A Hemshinli woman in traditional dress. Total population 500,000 700,000 Regions with significant populations … Wikipedia
ana — is. 1) Çocuğu olan kadın, anne Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. H. Taner 2) Yavrusu olan dişi hayvan 3) Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı Fatma Anamız. Meryem Ana. 4) ünl. Yaşlı kadınlara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğaz — is. 1) Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir. Ö. Seyfettin 2) Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm Şişenin boğazı. Testinin boğazı. 3) İki dağ arasında dar … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti … Çağatay Osmanlı Sözlük
ebe — is. 1) Doğum işini yaptıran kadın Ebe demek yarım doktor demektir. R. N. Güntekin 2) hlk. Büyük anne, nine 3) Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtiyar — 1. is., esk., Ar. iḫtiyār Seçme Birleşik Sözler ihtiyar heyeti ihtiyar meclisi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ihtiyar etmek 2. sf., Ar. iḫtiyār 1) Yaşlı, kocamış olan, pir (kimse), genç karşıtı İhtiyar öksürüyor, öksürdükçe de boğazından… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendinden geçmek — 1) bilinci işlemez olmak, kendini kaybetmek, bayılmak Gözlerini tezgâhın arkasındaki bir kapıya dikmiş ve kendinden geçmiş gibiydi. S. F. Abasıyanık 2) bir şey karşısında coşkuya kapılmak, duygulanmak Oturduğu şiltenin üstünde ayağa kalkıyor;… … Çağatay Osmanlı Sözlük